|
|
 |
Vanın Coğrafyası ve Coğrafi Yapısı
Van dünya üzerinde 42 derece 40 Dakika ve 44 derece 30 dakika Doğu boylamları ile 37 derece 43 dakika ve 39 derece 26 dakika Kuzey enlemleri arasındadır. Türkiye üzerinde ise Doğu Anadolu Bölgesi' nin Yukarı Murat-Van Bölümü' ndeki Van Gölü kapalı havzasındadır. Kuzeyden Ağrı ili Doğubeyazıt Diyadin ve Hamur ilçeleri; batıdan Van Gölü ile Ağrı ilinin Patnos ilçesi Bitlis' in Adilcevaz Tatvan ve Hizan ilçeleri; güneyden Siirt' in Pervari Hakkari ili Beytüşebap ve Yüksekova ilçeleri ile komşudur. Doğusunda ise İran Devleti sınırı yer alır. İl toprakları 19.069 km kare olan yüzölçümü ile Türkiye topraklarının %' ini oluşturur. Van yüzolçümü bakımından Türkiye' nin 6. büyük ilidir. Van Doğu Anadolu bölgesi' nin volkanik dağlarla kaplı çukur kesiminde bulunan Van Gölü' nün doğu kıyısına 5 km uzaklıkta çok az meyilli bir arazi üzerine kurulmuştur. Rakım yüksekliği yaklaşık 1725m'dir. Türkiye' nin en büyük gölü olan Van Gölü yüksek dağların ortasında bir çöküntü durumundadır. Çevredeki yüksek dağlar Van ilinin sınırını oluşturur.
İklim
Doğu Anadolu'nun iklimi şiddetli karasal olmasıyla dikkati çeker. Bu karakter bölgenin merkezi boyunca doğuya doğru gidildikçe yani çevre denizlerin etki alanlarından uzaklaşıldıkça daha da belirginleşir. Bölgede kışlar özellikle çok uzun şiddetli ve karlıdır. Buna karşılık yaz mevsimi çok kısa olmakla birlikte bölgenin en kuzeyindeki yüksek platolarda bile oldukça Sıcak geçer.
Karasallığın en basit ifadesi olan en sıcak ve en soğuk Ay ortalamaları arasındaki farklar: Türkiye'nin kıyı bölgelerinde 20°'yi aşmadığı halde Doğu Anadolu Bölgesi'ne doğru gittikçe artarak kuzeydoğu kesiminde 30°'nin üzerine çıkar. Bu bakımdan Van Gölü çevresi bölgenin diğer birçok kısmında rastlanılmayacak derecede düşük karasallık değerleri gösterir. Nitekim yıllık fark Bitlis'te 26° Hakkari'de 28.5° Ağrı'da 31° ve Muş'ta 32.5° olduğu halde Van Gölü çevresindeki istasyonlarda 25° civarındadır.
Marmara Denizi'nin 1/3'ü büyüklüğündeki Van Gölü'nün yakın çevresinin iklimine neler kazandırdığını anlamak için gölün burada bulunmadığını düşünmek ve benzer özellikler gösteren yerlerle karşılaştırmak yeterlidir. Sıcaklık koşulları yönünden aşağı yukarı aynı özelliklere sahip olan Van Gölü kıyılarının tüm istasyonlarında yıllık sıcaklık ortalaması 9° yılın en soğuk ayı olan ocak ortalaması -3.6° temmuz ayı ortalaması ise 22° civarındadır. Oysa hemen hemen aynı enlemde ve daha batıda yer alan üstelik Van Gölü çevresindeki istasyonlardan 400-500 m. daha alçakta bulunan Muş'ta ocak ayı ortalama Sıcaklığı -7.7°'dir.
Bu durumda Ocak ayının Muş'ta Van Gölü çevresine göre bir kat daha soğuk geçtiği anlaşılmaktadır. Bu Ayın ortalama sıcaklığı Van'a göre 100 m. daha alçakta ancak daha kuzeyde bulunan Ağrı'da ise -10.4°'dir. Mutlak sıcaklıklara bakıldığında bu durum daha da belirginleşir. Örneğin: Van Gölü'nün yerinde bir ovanın bulunduğu varsayıldığında şu anda -20° ile -25°' civarında olan şimdiye kadar ölçülmüş en düşük Sıcaklığın (mutlak minumum) -40°'lere kadar düşeceği rahatlıkla söylenebilir. Zira aynı değer Muş'ta -33° Ağrı'da ise -45.6° olarak ölçülmüştür. Böylece geç ısınıp geç soğuduğu ve bünyesinde daha fazla ısı depo edebileceği için kışın çevresine göre ılık kalan Van Gölü bu mevsimde kıyısındaki sahaların sıcaklıklarının fazla düşmesini önlediği gibi yazın da fazla yükselmesine engel olarak karasallığı bir dereceye kadar azaltmış olur. Ancak tüm bu olumlu koşulların dar bir kıyı şeridiyle sınırlı olduğunu ve Göl çevresindeki ovalardan ayrılır ayrılmaz iklim şartlarının tamamen değiştiğini unutmamak gerekir.
Haziran sonlarına doğru Göl çevresinde bulunan birisi göl kıyısında suya girildiğini yamaçlarda henüz yeşermiş otları zirvede ise halen mevcut olan karları görerek üç farklı mevsimin çok dar bir mekan içerisinde bir arada yaşandığını farketmekte gecikmez. Süresi ve miktarı yıldan yıla değişen donlu Günler Van Gölü kıyılarında batıdan doğuya doğru hafifçe artar. Donlu Gün sayısı Bitlis ili’ne bağlı Tatvan ve Ahlat ilçelerinde 110 gün civarında olduğu halde Van Erciş ve Muradiye'de 130 Güne çıkar. Ortalama olarak kasım başında görülmeye başlayan donlu günler nisan başında son bulur. Ancak bu ortalama tarihlerde yaklaşık bir aylık bir sapma meydana gelerek bazı yıllar ekim başında görülürken bazı yıllar mayıs sonuna da sarkabilmektedir. Bu süre esnasında yaşamın çeşitli yönleri özellikle tarım faaliyetleri kısıtlandığı gibi erken ve geç olanlar ürünlere büyük zararlar verebilmektedir.
Sahada rüzgarlar Van Gölü'nün uzanış doğrultusuna uymak zorunda kalır. Havzanın batısında batı yönlü rüzgarlar egemen olduğu haldedoğu kesimde ilkbahar ve yaz mevsiminde batı yönlü sonbahar ve kış mevsiminde ise doğu yönlü rüzgarlar etkindir. Göl ile çevresindeki yüksek plato ve dağlar arasındaki termik zıtlıklar Basınç farklılıklarına yol açmak suretiyle rüzgar yönleri üzerinde de etken olmuşlardır. Farklı ısınma koşulları gündüzün gölden karalara geceleyin de kara alanlarından Göle doğru meltem rüzgarlarının doğmasını sağlamıştır.
Sıcaklıktaki homojenliğe karşılık yağış şartları yönünden havzada önemli farklılıklar görülür. Kutbi cephe boyunca batıdan doğuya doğru hareket eden gezici siklonlar (alçak basınç merkezleri) yöreye Batı ve özellikle Güneydoğu Toroslar engelini aşan en önemli gedik olan Bitlis Vadisi boyunca güneybatıdan girerler. Bu nedenle havzada yağışlar Hava kütlelerinin nem bakımından fakirleşmesine bağlı olarak batıdan doğuya gidildiği oranda azalır. Nitekim Bitlis'te 1000 Tatvan'da 800 Ahlat’ta 600 mm.'ye yakın olan yıllık ortalama yağış Adilcevaz'da 440 Erciş'te 490 Muradiye'de 450 Van'da 380 ve Özalp'ta 370 mm.'ye düşer. Van Gölü'nün doğu kıyıları özellikle Van ve Gürpınar Ovalarıyla Özalp çevresi tüm havzanın oldugu gibi aynı zamanda Iğdır Ovası’yla birlikte Doğu Anadolu Bölgesi'nin de en az yağış alan sahaları arasında yer alır.
Van Bölümü’nde Akdeniz ve Karasal yağış rejimleri arasında geçiş tipi bir yağış rejimi görülür. Yağışın en fazla olduğu mevsim ilkbahardır(9). Bunu kış (&.6) ve sonbahar ('.2) izler. Yağışın en az oldugu mevsim ise yazdır. (%7.1) Yağışın büyük bir kısmının kışa yığıldığı fakat yaz mevsiminin yok denecek kadar az yağış aldığı Akdeniz yağış rejiminden en yağışlı mevsimin kıştan ilkbahara kaymasıyla ayrılır (karasal tesir). En az yağış alan mevsimin kışa rastladığı en fazla yağışın ise yazın düştüğü karasal rejimden ise kışın en yağışlı ikinci mevsim olması ve yaz kuraklığıyla farklılaşır. Yağışlı geçen 85 günün 35'inde Kar yağar. Kar yağışlarının görüldüğü devre kasım başından nisan sonuna kadar devam eder ve yağan kar 3 Aya yakın yerde kalır.
Van yılın 120 Günü açık 200 günü bulutlu ve 45 günü ise kapalı gün özelliği ile Türkiye' nin en fazla güneş alan illerinden biridir. Tarihte Urartular’a başkentlik yapmış Van' ın "Tuşba" adını alması Tuşba'nın "Güneşi bol olan" anlamına gelmesindendir.
Doğal Bitki Örtüsü
Doğu Anadolu İç Anadolu ile İran arasında büyük bir kısmı doğal orman sahasına dahil bir Ada gibi yükselir. Bu durum İç Anadolu ve İran'a göre Doğu Anadolu'nun daha nemli olmasından kaynaklanır. Ormanların alt sınırı herşeyden önce nemlilik derecesine bağlıdır. Bu sınır bölgenin batısında 1100-1400 m iken doğusunda 1800-1900 m'ye kadar çıkmaktadır. Bölgenin başka bir özelliği de ormanların üst sınırının çok yüksek olmasıdır. Bölgenin batısında ormanların üst sınırı 2400 m doğusunda ise 2800 m kadardır. Hatta Akdeniz'den gelen nemli hava akımlarının bu bölgeye kolayca sokulduğu Bitlis oluğunun tam karşısına denk gelen Nemrut Dağı’nın güney yamaçlarında çalılık halinde meşeler yayılırken kalderanın içinde meşelerden yabani meyve ağaçlarından kavak ve huşlardan oluşan bir orman görülür. Bu orman kalderanın dik olan iç duvarlarında yer yer 2900 m'ye kadar çıkar ki bu ülkemizde tesbit edilmiş olan en yüksek orman sınırıdır. Doğu Anadolu'daki ormanlar genellikle şiddetli ve uzun kışlara ve fazla olmayan yağış miktarına uyum sağlamış soğuğa dayanıklı seyrek ve orman altı çok zayıf kuru ormanlar halindedir.
Van Gölü çevresi insanlık tarihinin en eski zamanlarından beri yerleşilmiş bir sahadır. Bu nedenle yörede bitki örtüsü insanlar tarafından büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Yüzyıllarca süren tahrip sonucunda Anadolu'nun çoğu yerinde olduğu gibi Van Gölü çevresinde de asli bitki örtüsü bozulmuş bir yerde özellikle ormanlar ortadan kaldırılmıştır. Nitekim tarihi belgeler de bunu ispatlamaktadır. M.Ö.8. yüzyılda bugün çıplak olan Van-Hakkari yöresine bir sefer düzenleyen Asur hükümdarı bu yöredeki sazlık kadar sık ormanları kestirdiğinden bahsetmektedir. Eskiden buraların ormanlık olduğunu gösteren başka bir delil de günümüze kadar ulaşan orman bakiyeleridir. Bu ormanlara özellikle Başkale-Gevaş arasında rastlanır.
Ekolojik şartlar göz önüne alındığında Van'ın güney kesimleri dışında kalan yörelerde geçmişteki doğal bitki örtüsünün ağaçlı step olduğu söylenebilir. Step içindeki başlıca türler çeşitli meşe türleri ve bodur ardıçlardır. Çam türleri Van Gölü çevresinde kendilerine uygun ekolojik ortamı bulamamışlardır. Van'da yetişebilecek çam türü sarıçamdır. Bugün orman kalıntılarına ilin güney kesimlerinde rastlanır. Bu kesimlerde bitki örtüsü genellikle meşelerden oluşur. Meşeler bozulmuş birçok yerde çalılık halini almıştır. Ağaçlık sahalara Gevaş'ın güneyinde de rastlanır. Meşeler yanında seyrek de olsa sakız menengiç bodur Ardıç kızılcık doğu çınarı ceviz titrek kavak ve yabani meyve Ağaçları da görülmektedir.
Van’ın güneyinde stepler de görülür ve en önemli elemanı geven otudur. İlin güneyi dışında ormanlara rastlanmaz. Sadece Erciş'in kuzeyinde Ilıca Suyu Vadisi’nde seyrek meşe toplulukları bulunur.
Van'ın doğu ve kuzeyi bugün antropojen step görünümündedir. Seyrek olarak vadi boylarında ağaçlara rastlanır. Bu kesimde hakim olan step formasyonu otsu Bitkilerden oluşur.
Yer Şekileri
Van Ovası ve yakın çevresi Doğu Anadolu Bölgesi'nin Van bölümü'nde tektonik ünite olarak ise Toros Orojenik Kuşağı'nın doğu bölümünde yer almaktadır. Doğu Anadolu Bölgesinin bir alt bölümünü teşkil eden Van bölümü morfolojik bakımdan üç üniteye ayrılabilir. Bunlar: Van Gölü'nü güneyden bir duvar gibi kuşatan Güneydoğu Toroslar doğuda ortalama yükseltisi güneye nazaran daha alçak olan Van Dağları batı ve kuzeyde ise kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda bir hat üzerinde yer alan volkan konileridir.
Van Bölümü'nün güney kesimi Güneydoğu Toroslar ve bunların doğudaki uzantısı üzerinde bulunan Gevaş dağları ile çerçevelenmistir. Bu kısımda 3000 metreyi geçen bir çok tepeler vardır (Artos Dağı 3475 m.) Yine bu kısımda arazinin durumu kıyının şekli üzerine etki etmiştir. Öyle ki Van Gölü'nün en girintili çıkıntılı kısımları güney kıyılarıdır. Bazı dere ağızları bir tarafa bırakılacak olursa (Hoşap Suyu Arpat Çayı ağızları gibi) kıyı genellikle yüksektir.
Van Gölü kapalı havzasının güneyini bir çok yerlerde 2500-3000 bazı yerlerinde ise 3500 metreye yakın yükseklikteki dik yamaçlı dağ sıraları çevirir. Temeli birinci jeolojik zamana ait şist ve kalker gibi kayaçlardan meydana gelmiş bulunan ayrıca yer yer ikinci ve üçüncü jeolojik zamana ait türlü kayaçları da (özellikle serpantin kalker ve marn) içine alan bu dağların Van Gölü çanağına doğru değişik uzantılar halinde sokulması gölün güney kıyısının çok girintili ve çıkıntılı olmasına ve birçok yerlerinde de yüksek kıyıların ve falezlerin oluşmasına sebep olmuştur.
Doğu Anadolu Bölgesi'nin güney kenarında geniş bir kavis teşkil ederek gayet bariz bir duvar halinde uzanan Güneydoğu Torosların yükseltisinin kavisin orta kısmında nisbeten az buna karşın batıda ve doğuda yükseltisi artmakta ve maksimum yüksekliğe güneydoğuda Cilo Dağlarında (burada Reşko ve Gelyaşin zirvesi 4168 metredir) erişmektedir. Ayrıca Güneydoğu Torosların kuzey kenarında Elbistan Havzası'ndan başlayarak Malatya Mollakendi Çapakçur Muş Van Gölü Havasor ve Gevaş havzaları ile uzanan bir Depresyonlar şeridi yer almakta ve bu şerit üzerindeki depresyonlar birbirinden dağlık eşikler ile ayrılmaktadır. Van Gölü'nün doğusunda ise aynı nisbi çukur saha üzerinde depresyonlar ile kesintiye uğrayan Van Dağları yer almaktadır.
Bu kesimin ortalama yüksekliği 2200-2400 metre arasında bir yayla olup üzerinde yer yer 2500 metreyi geçen tepeler vardır. Van şehrinin doğusundaki Erek Dağı (3204 m.) bunun doğusunda Kuh Dağı (2850 m) Kazan Dağı (2890 m) Kuzeyinde Irgat Dağı (2750 m) Van Dağlarının Yüksek tepeleridir ve aralarında Hoşap Özalp ve Ahurik gibi toprağı verimli birçok ovalar yer almaktadır.
Van Gölü kapalı Havzası'nın bütün doğu bölümü ana çizgileriyle göz önüne alındığı takdirde burada doğu sınırlarımızdan Van Gölü çanağına kadar genel bir eğim bulunmaktadır. Gölün doğu kıyısında 1730 metre kadar yükseltiye sahip olan arazi doğuya doğru yavaş yavaş yükselir. Bununla ilgili olarak buradaki akarsular da doğudan batıya doğru birçok yerlerde birbirine paralel şekilde akarlar. Mejinger Suyu Memedik Deresi Karsuyun yukarı bölümü ve Bendimahi Çayı'nın vadileri doğu-batı doğrultulu bir takım geniş geçitler teşkil etmiştir. Van Gölü'nün güney kenarında boydan boya dik bir şekilde yükselen sarp dağlara karşılık burada daha alçak dağlar uzanır. Van Gölü Havzası'nın doğu ve güneyindeki bu dağlar çok çesitli kütlelerden meydana gelmiş olup karmaşık bir yapı gösterirler.
Van Gölü ve İran sınırı arasındaki saha tektonik bakımdan çok karmaşıktır. Burada en geniş yeri Kretase flişleri ve Nümmülitli kalkerler işgal eder. Bu tabakalar şiddetli kıvrımlı faylı ve ekaylı olup kıvrım yönleri genellikle güneybatı-kuzeydoğudur. Bu ikinci ve üçüncü zaman kıvrımları doğuda kavisler yaparak İran topraklarına geçer. İkinci zamandan daha eski tabakalar nisbeten daha sınırlı saha kaplarlar. Bunlar büyük bir ihtimal ile bu bölgede derinlerde kalmış olan eski kütlenin ancak depresyonlar ile parçalanarak sınırlı sahalarda şeritler halinde yüzeye kadar yükselmiş olan parçalardır. Bütün bu karışık bünyeyi geniş sahalarda denizel miyosen tabakaları transgresif olarak örtmüştür.
Van Bölümü'nün batı ve kuzeyindeki yerşekilleri ise gerek biçim gerekse meydana geliş bakımından güney ve doğudakilerden farklıdır. Bölümün başlıca yerşekilleri tek yükselen volkan dağları (3000-4000 m yüksekliğinde) ile bunları çevreleyen ücüncü zamanın ikinci yarısına ait tabakalı platolar ve lav platolarıdır (1800-2000 m). Bu Masa yapılı platolar göl yüzünden çok geride 200-300 m yüksekliktedir. Bunlardan Erciş'in batısında ve Ahlat’ın kuzeyindekiler Miyosen kalkerlerinden masa yapılı platolardır. Buna karşılık göl kenarlarında yer yer daha eski kütleler temelde yer alır ki bunlardan bir kısmı Tatvan yakınında gözlenir.
Van Bölümü'nün batı ve kuzeyinde bir sıra teşkil edecek şekilde iranid ve Torid tektonik kuşakları içinde güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda sıralanan volkan dağları dördüncü zaman başındaki geniş ölçülü püskürmelerden doğmuş lav ve tüflerin yığılması ile meydana gelmişlerdir. Bunlar arasında Nemrut Dağı (3050 m) Sübhan Dağı (4434 m) Aladağ (3351 m) Tendürek Dağı (3542 m) ve nihayet Ağrı Dağı (5165 m) bölgenin tek dağlarını teşkil eder. Bu dağların eteklerinde de geniş lav platoları uzanır. Bu lav platoları senenin ancak belirli bir kısmında otlarla örtülüdür. Yazın otlar kuruyunca manzara çok kasvetli olur. Beyaz renkli Miyosen kalkerlerinden müteşekkil tepeler volkanik sahalardan çok daha çıplaktır. Yazın bölge çöle yakın bir manzara arzeder. Türlü tabiatta araziden oluşan dağlar arasında uzanan irili ufaklı akarsuların açmış olduğu vadiler (Ahlat Adilcevaz Erciş yakınında Zilan vadileri) bu çölümsü sahanın içinde hakiki birer vahadır. Buralar eskiden beri insanları çeken sahalar olmuştur.
Sonuç olarak Van Bölümü'nün genel fiziki coğrafya özellikleri şu şekilde özetlenebilir: Van bölümü bir kenarı yüksek Güneydoğu Toroslar diğer kenarı Nemrut'tan Tendürek'e kadar uzanan muazzam volkanlar dizisi ücüncü kenarı da Türk-İran sınır dağları tarafından çevrilmiş az çok muntazam bir üçgen şeklindedir. Bu üçgenin en büyük kısmını 16000 km2 yüzölçümündeki Van Gölü Kapalı Havzası teşkil eder. Sahanın hemen bütün suları bu havzaya bağlıdır. Ancak güneydoğuya doğru sokulan dar bir saha dahilinde Sular Büyük Zap Nehri vasıtası ile Dicle'ye yani denize gider. 2200-5000 m arasında değişen büyük ortalama yükseltisine rağmen geniş sahalarda hakim olan basık topoğrafya şekilleri üçüncü zamanın ikinci yarısı ve dördüncü zamanın ilk yarısına ait düzenli volkan çıkışları ziraat üzerinde derin etki yapan kurak ve şiddetli bir iklim ve nihayet bu kuraklığa rağmen memleketimizin göl bakımından en zengin köşelerinden biri oluşu ve bu arada en büyük gölümüz olan Van Gölü'nü içermesi bu bölgenin başlıca coğrafi karakterlerini meydana getirir.
Dağlar
Van ilinde dağlar toplam alanın S' ünü kaplar. İl alanı volkanik oluşumlu dağlarla çevrilidir. Van' ın kuzeyinde yer alan Aladağ (3.255 m) ve Tendürek Dağı (3.542 m) Ağrı iline sınırdır. Tendürek Dağı' nın doğusunda güneye doğru İran sınırına paralel olarak uzanan dağlar yer alır. Düzenli bir şekilde uzanan bu sıradağların yüksekliği Zap Suyu’nun kaynağını aldığı Sorada Dağı’na kadar 3.000 m' yi geçmez. Bu dağlar Eğriçay Deresi' nden başlayarak 2.600-2.700 m yükseltili bir sırt oluşturur. Karabulak Dağı' ndan sonra bu yükselti 2.900 m'ye ulaşır. Deveci Geçidi' nin güneyinde yer alan dağların yüksekliği 2.750 m'dir. Bunların başlıcaları Dumanlı Dağ Elağan Dağları Kırklar Dağı Tavur Dağı ve Gelin-Güvey Kayasıdır.
Kuzey Bendimahi Havzası ve Karasu Havzası geniş bir dağlık bölüm şeklinde güneybatı yönünde uzanır. Bu bölüm kuzeyde 2.850 m yükseltili Alikelle Dağı ile Abağa Düzü' ne doğru uzanmaktadır. Bu düzün güneyinde Tarhani Düzü ile Naşar Düzü yer almaktadır. Bu düzlüklere doğru uzanan bir takım sıra dağlar var ki bu dağların en yükseği 2.700 m ile Çilli Dağı' dır. Abağa Düzü ile Bargiri (Muradiye) Ovası arasında geniş bir dağ sırası uzanır. Bu sıradağlar Pirraşit Dağı (3.200 m) ile başlar. Pirraşit Dağı sivri bir koni biçimindedir. Eteklerinde geniş yaylalar yer alır. Sultan Gölü' nün batısında 3.020 m ile Manda Dağı yükselir. Bargiri Ovası' nın doğusunu çevreleyen İsabey Dağı' nın yükseltisi 3.000 m dir. Karasu ile Van Gölü arasında Şevli (Şoli) Dağı 2.900 m Hanke Dağı (2.450 m) ve İrini Dağı (2.250 m) uzanır. İlde yükselti güneydoğuya doğru gidildikçe artar ve Şehit Tepesi' nden başlayarak düzgün sıralar oluşturur.
Bu dağın uzantıları Ahta Dağı (2.810 m) ve Karahal Dağı ( 2.700 m) dır. Tendürek Dağı' nın uzantıları olan asıl sınır dağları Gündizin ( Hızırbaba Ziyareti) Dağı (3.010 m) Koçalan Bilecik ve Melek Dağları (2.560 m) dır. Satmanıs Ovası Akgöl Havzası ve Gölçimen Ovası arasında yüksek ve geniş bir dağ kütlesi görülmektedir. Kuzeydeki sivri ve kayalık dağ Nacarabat (2.610 m) Dağı' dır. Hazine Sırtları Tepesi (2.650 m) Rentömer (2.580 m) Irgat (2.890 m) Kozan (2.890 m) ve güneyde Kuh Dağı (2.850 m) bu kütlenin başlıca yükseltileridir.Keşiş Gölü Havzası' nın batı kesimlerinden başlayan dağ sırasında yer alan Erek Dağı' nın yükseltisi 3.250 m dir. Erek Dağı' nın Van Ovası' na doğru uzantısı Şuşanıs (Doni) (2.750 m) Dağı' dır. Hemen güneybatısında Norhuk Dağı (2.800 m) yer alır. Van ilinin güneyinde Hoşap Suyu' nun doğusunda da İspiriz Dağları (3.688 m) uzanır ki bu dağlar aynı zaman da Van ilinin en yüksek noktasıdır.
Plato ve Yaylalar
Plato ve yaylalar Van yüzölçümünün toplam 3' ünü teşkil eder. Genellikle platolar dağların arasına sokulmuştur. 3.Zaman'da oluştuklarına ilişkin yükselmelerden belirtiler ve özellikler taşımaktadır. İlin doğusunda yer alan Norduz Yaylaları hayvancılık bakımından çok önemli yerlerdir. Abağa Düzü' nün güneyindeki ortalama 2.450 m yükseltisindeki geniş yaylalar kuzeye doğru eğim kazanır. Manda Dağı' nın eteklerinde de sulak bol otlu olan yaylalar vardır. Ahda Dağı' ndan Erçek Gölü' nün kuzeyine kadar Karasu ile Memedik Çayı arasında otu ve suyu bol geniş yaylalar vardır. Ayrıca Nacarabat Dağı' nın batı yamaçlarında yer alan yaylalar havancılık açısından oldukça önem taşır.
|
|
 |
|
|
|
|
Van ve Van Gölü çevresinde ele geçirilen tarihi ve arkeolojik bulgular, bölgenin Anadolu'nun en eski uygarlık merkezlerinden biri olduğunu, dolayısıyla da o günün şartlarında nispeten yoğun nüfuslu yöreler arasında sayılabileceğini göstermektedir. Bölgede yer alan çok sayıda tarihi kalıntılar, yerleşme ve nüfus yoğunluğu hakkında bir dereceye kadar fikir verse de, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerine gelinceye kadar geçen süre içindeki nüfus gelişimi hakkında yeteri kadar sağlıklı bilgiye sahip değiliz.
|
|
Doğu Anadolu'nun iklimi şiddetli karasal olmasıyla dikkati çeker. Bu karakter bölgenin merkezi boyunca doğuya doğru gidildikçe yani çevre denizlerin etki alanlarından uzaklaşıldıkça daha da belirginleşir. Bölgede kışlar özellikle çok uzun şiddetli ve karlıdır. Buna karşılık yaz mevsimi çok kısa olmakla birlikte bölgenin en kuzeyindeki yüksek platolarda bile oldukça sıcak geçer. |
|
|
 |
|
|
|
|